17 Nisan 2009 Cuma

Anne olma yolunda...



Çok ama çok uzun süredir aranızda yokum. Daha sonra da yazabilir miyim bilmiyorum? İş arkadaşım hala raporlu işlere alıştım rutin şekilde ilerliyor ama akşama kadar pek boş vakit kalmıyor. Akşamları zaten bilgisayar başına pek geçemiyorum.

Bu arada asıl büyük haberi de hemen vermek istiyorum. 4,5 aylık hamileyim. İnşallah tatlı bir oğluşumuz olacak. Adını da Tuna koymayı düşünüyorum…

Hamilelik süreci;

-Hemen olmaz birkaç ay geçer diyen arkadaşlara uyup çalışmalara erken başladım hemen olunca da dondum kaldım :)
-İlk üç ay mide bulantısı beni çok yordu, akşamları eve gidince direk uyuyordum.
-Dördüncü ay başlar başlamaz da canlandım canavar gibi oldum. Yerimde duramıyorum. Ama yine 7-8 saat uyuyorum tabi.

Şimdiden bir sürü planlar yaptım. Planlamada çalıştığımdan mıdır nedir plan yapmayı çok seviyorum. Beni mutlu ediyor. Düşünün doğumda giyeceğim pijama takımlarını bile seçtim ama daha almadım :) Kendimle ilgili işleri bitirip sonlara doğru bebeğe ve onun ihtiyaçlarına odaklanırım diye düşünüyorum. Yatak odamda eksiklerim vardı ve bazı yenilemeler istiyordum onları hallettim. Yeni yatak örtüsü aldım. (Linens’te %50 indirim var bilmeyenlere duyurulur.) Avize ve abajurlar aldım çok şirin. Bir de bir pike takımı beğendim çok güzel ama indirime girmesini bekliyorum. Çeyizimde bulunan dantel takımlarıyla bunları birlikte kullanıp hoş bir hava yaratacağım umarım.

Bebekle ilgili olarak da odayı boşaltmaya çalışıyorum. Boyasının rengine karar verip boyayacağız. Oda takımlarına baktık. Aşağı yukarı nasıl bir şey alacağımı seçtim. Diğer giysi vs. içinde iki-üç ay sonra falan İstanbul’a gider alırız diye düşünüyorum. Onun ön araştırmasını da yaptık. Mağazalarda gezerken çok almak istedim ama daha erken diye düşünüp vazgeçtim.

Umarım her şey yolunda gider ve Ağustos sonunda bebeğimizi kucağımıza sağlıkla alırız…

Çok eğlenceli geliyor her şey ama bakalım doğduktan sonra da bizi çok yormaz umarım :)

Bu arada doğumda hediye etmek içinde lavanta(ya da sabun) keseleri dikip üzerine kurdele nakışından gül yapmaya karar vermiştim. Bir iki deneme yaptım ama bilemiyorum akşamları pek vakit olmuyor belki de daha basit bir şey yapsam daha iyi olacak :)

Hepinizi Öpüyorum. Umarım ara sıra yazıp paylaşmaya devam edebilirim…

6 Ekim 2008 Pazartesi

Bayan olmanın güzelliği. Yemek, takı ve alışveriş üzerine...

Bu haftasonu çok hızlı geçti. Cuma akşamı komşularla sohbet. Cumartesi market, pazar, mangalda balık ve sonrasında arkadaşlara çay davetine gitme. Pazar günü de mutfak ve temizlik... Ve bir de eşimin hastalığı nedeniyle, çorbalar, nane limonlar...

Öncelikle dün akşam yaptığımız patlıcan salatasından bahsetmek istiyorum. Patlıcan'ı çok sevmeme rağmen patlıcan salatası hiç bir zaman favorim olmamıştı. Ama dolaptaki patlıcanları kullanmam gerekiyordu. Ben de patlıcan salatası yapmaya karar verdim. Canım mısır da çekince mısırlı patlıcan salatası oldu. Çok da yakıştı.



Sonrasında ağlayan kek yapmaya karar verdim. Geçenlerde bir arkadaşımda yedim ve çok beğendim. Kolları sıvadım. Güzel oldu ancak benim fırınım yavaş yavaş pişirmeyi beceremiyor sanırım. Hemen üstü kararıveriyor. Aliminyum folyo pişirirken zararlı deseler de bazen kullanmadan edemiyorum.



Bir de bugünlerdeki takı çılgınlığımdan bahsetmek istiyorum. Bir sürü takı aldım kendime. Değişik yüzükler, bileklikler, kolyeler... Beypazarı gümüşleriymiş kendileri. Şimdilik sadece bilekliklerin fotosu var daha sonra diğerlerininkini de eklerim. Belki siz de kendiniz daha değişiklerini yaparsınız.

29 Eylül 2008 Pazartesi



Uzun süredir aranızda yokum. Biliyorum biraz uzun oldu, hem zamansızlık hem de isteksizlik vardı. Ama sizleri takibi hiç bırakmadım. Bu sürede neler mi yaptım. Sofralar hazırladım, iftar davetlerine katıldım, bol bol yedim, bol bol sohbet ettim…

Bir de üzücü bir olay oldu. İş arkadaşım (Müdürlükte iki kişi çalışıyoruz) rahatsızlığı nedeniyle üç haftadır raporlu. Şimdi biraz daha iyiymiş, umarım tamamen iyileşir en kısa zamanda… Bu nedenle onun günlük işleriyle benim günlük işlerimin arasında kayboldum. Arada gelen ekstra işler de olunca iş yeri yorucu geçmeye başladı… Akşamları da yemek hazırlığı, davetler vs... Ama işte sonunda tatil geldi. Şimdi yol heyecanı var içimde, valizleri hazırladık, hediyeleri aldık, süslendik ve yarım günlük çalışma süremiz dolunca da memleket yolculuğuna çıkacağız.

Akşama kayınvalideme iftara, daha sonra da annemlere çay içmeye gideceğiz. Tabi bizimkiler yine her zamanki gibi bayram alışverişini sona bırakmışlardır. Küçük kız kardeşim abla benimle alışverişe gel diye tutturacak. O kalabalıkta gezmeyi hiç sevmesem de bayramda önemli olan çocukların mutluluğu diye düşünüp, katlanacağım.

Şimdi hatırladım da anneannem bayramda bize mendil verirdi ve beni en mutlu eden hediye o olurdu nedense… Anneannemi, babaannemi, dedelerimi herkesi çok özledim. Özellikle de onlarla vakit geçirmek istiyorum. Çünkü bazen onlara bir şey olacak diye çok korkuyorum ve mümkün olduğunca çok zaman geçirmek istiyorum.

Ben on yaşıma gelene kadar babaannemlerle birlikte yaşamışız. Annem ve babam çok genç evlendikleri için. Evde büyük amcam(babamdan büyük), halam ve küçük amcam da vardı bir süre. Çok eğlenceli bir evdi. Herkesin gözbebeğiydik kardeşimle birlikte. Zavallı küçük amcam bizden çok çekti :) Dedem ne istesek yapardı… Hala çok düşkündür bizlere. Tabi pabucumuz biraz dama atıldı. Şimdi bizim üç ve dört numara daha gözde. Bizimkiler ve babaannemler karşılıklı dairelerde oturuyorlar. Küçük kız kardeşim de sürekli orada. Artık ona olan düşkünlüğün fazla olması normal, ben evlendim barklandım, uzaklarda kaldım :) Hatırlıyorum da ben evden uzakta çalışmaya başlayıp ev tuttuğumda, sen şimdi orada bulaşık yıkamakla uğraşıp yorulma diye bana bulaşık makinesi almıştı, Canım dedem …

İşte bu bayrama girerken içimde özlem var. Ailemle zaman geçirmeye özlem. Biraz gidip kayınvalidemlere “gelinlik” yapma özlemi. Kardeşlerimle kahkahalara boğulma özlemi vs. vs. Umarım güzel bir bayram olacak.



Hepimizin bayramını en içten dileklerimle kutluyorum. Bayramınız mübarek olsun…
Nice bayramlara…

28 Ağustos 2008 Perşembe

Düşlerimin Prensi - Goong

Bu aralar kendimi lise çağlarındaki kızlar gibi hissediyorum. Çünkü lise dönemlerinde böyle dizileri izlerdim :) Ama yeniden hoşuma gitmeye başladı. Anime dizilerden zaten hiç kopmadım ama pembe dizi tadındakilerden ne zamandır izlemiyordum. Çok beğendim, çok eğlendim izlerken. Çok da romantik bir dizi bence…



TRT1’de hergün 16:00 civarında yayınlanıyor. Yayın saati sürekli değiştiği için kesin bir saat veremiyorum. 24 bölümlük kısa bir Kore dizisi ve bugün 22. bölüm yayınlanacak sanırım. Ben merak edip netten hepsini ingilizce altyazılı olarak izledim.



Sonu beni çok tatmin etmedi. Daha çok detay göstermelerini bekliyordum sanırım. Ama yine de çok güzeldi.

http://www.india-forums.com/forum_posts.asp?TID=741459

Buradan bütün bölümlerini izleyebilir ya da indirebilirsiniz.

Not: Dizinin müzikleri de enfesti. Şu an çalmakta olan Perhaps Love ve Crystal Flower.

20 Ağustos 2008 Çarşamba

Neden?

Neden Anlamadım ama Foto ekleyemiyorum!!!