23 Temmuz 2008 Çarşamba

Değerli İnsanlar...

İnsanın kendisine değer veren arkadaşlarının olması ne kadar güzel bir duygudur. İşte ben de o şanslı insanlardan biriyim. Dün akşam o kadar mutluydum ki, biraz da utangaç.

Sürpriz bir doğum günü partisine katıldım dün akşam. Aslında eşimin doğum günüydü dün. İki hafta önce de benim doğum günümdü ama tatilde olduğumuzdan dolayı bir kutlama yapmamıştık. İkimize ortak doğum günü partisi planlanmış. Sürpriz bölümü bana…

Birazcık anlasam da durumu, tam emin olamamıştım.



Sevgili Çınar’cım her şeyi planlamış. Bizden önce gidip masayı çok güzel renkli boncuklarla süslemiş. Bir çerçeve içerisine bizim resimlerimizi koymuş ve masanın üzerine yerleştirmiş. Gittiğimizde Çınar ve Badem bizi bekliyorlardı. Masayı görünce çok duygulandım ama çaktırmamaya çalıştım. O yüzden her zamanki çenebazlığımla konuşmamış olmalıyım ki Çınar beni biraz durgun bulmuş. Aslında mutluluğa duygusallığın karışmasındandı sanırım.

Daha sonra diğer arkadaşlarımız da bize katıldılar. Sohbet çok keyifliydi. Saatin bile farkına varmamışız. Son olarak da özel olarak yaptırılmış ve üzerinde Totoroyla benim fotoğrafım olan pastamız geldi. Üfledik, kestik ve yedik :)

Her şey çok güzeldi. Bütün arkadaşlara çok teşekkürler.

Ama tabi ki en çok da ÇINAR’ıma …

Not: Bu arada hediyelerimizi de çok beğendik. Hepsi gerçekten çok güzel, kullanışlı. Totoro özellikle senin hediyenle ilgilendi Çınar'cım. Dün akşam hemen inceledi. Özenle yerleştirdi :)

18 Temmuz 2008 Cuma

Yengeç




Çok uzun zamandır burç falıma bakmadığımı fark ettim. Evlendiğim iki yıldan beri... Önceden de çok düşkün olmasam da ara sıra ilgilenirdim. Beyaz atlı prensim ufukta mı diye? :)

YENGEÇ

Yönetici Gezegeni:Ay
Element:Su
Nitelik:Öncü
Uğurlu Sayıları:3,7
Gün:Pazartesi
Uğurlu Taşı:Beyaz, deniz mavisi, gümüş
Renk:Beyaz, deniz mavisi, gümüş
Hayvan:Deniz kabukluları
Bitki:Hezaren çiçeği, nilüfer, kenger otu

Yengeç Burcu Kadını Genel Özellikleri

Yengeç burcu kadını hoş bir mizaca sahiptir. Evcimen,sıcak kanlı, dürüst ve iyi niyetlidir. Romantik ve maceraya düşkün olduğunu da söylemek mümkün. Yengeç burcu kadını özellikle evine, ailesine, alışkanlıklarına ve geleneklerine fazlasıyla bağlıdır. Genel anlamda anaç bir portre çizer, ev ortamını ve evle ilgili her şeyi çok sever.İdeal anneler bu burçtan çıkar.

Duygusal anlamda oldukça hassastır ve sezgileri kuvvetlidir. Etrafındaki kişilerin ona karşı niyetlerini kolayca fark edebilir. Yengeç burcu kadını çok kolay kırılıp incinebilir. Çevresindeki insanlarda daima iyi niyet ve şefkat arar.

Yengeç burcu kadını cömerttir, fakat savurgan değildir. Tasarruf ve birikim yapmayı fazlasıyla sever. Kendisini güvende hissetmek için maddi anlamda güçlü olmak ister. Yengeç burcu derin duygu ve düşüncelere sahiptir. Kendi hakkında konuşmaktan kesinlikle hoşlanmaz, fakat başkalarına ilişkin konularda fikir yürütmekten keyif alır.

Yengeç burcu kadını eleştirilmeyi sevmez ve olumsuz yönlerini kabul etmekte zorlanır. İkili ilişkilerde partnerine fazlasıyla sadık, fakat bir o kadar da kıskançtır.Onun için asıl olan sevgidir.

Günlük Burç Yorumu (18.07.2008)
Duygusallığınızın birden artacağını sevilme ve sevme hislerinizin de yoğunlaşacağını söylemeliyiz. Bu sizi günlük işlerden uzaklaştırabilir. Hatta işleriniz sırasında geri planda kalmayı tercih edebilirsiniz. Duygusal yönden oldukça sadık olduğunuzu ve sevdiğinizin de size güçlü bağlarla bağlandığını hatırlatırım.

(Bugün işlerde geri planda kalma gibi bir hakkım yok, işler başımdan aşkın ve geri planın imkanı yok:))

17 Temmuz 2008 Perşembe

Son Günlerde Olup Bitenler...

- Ayn Rand adlı yazarın Hayatın Kaynağı romanını bitirdim. Çok etkileyici bir kitaptı. Şiddetle tavsiye ederim. Düşündüren bir kitap. Ben zevkle okudum. Ama çok uzun ve bazen ağır ilerleyebiliyor onu da söyleyeyim :)

- Facebook'a yeniden kavuştum. İş yerinde yeniden girilebiliyor. Nasıl oluyor anlamadım. Bir var bir yok :)) Ama zaten işlerin yoğunluğundan pek bakılamıyor bu ara :(

- Kiraze'yi okumaya başladım. Çok sürükleyici buldum. Dün gece 1'e kadar okudum. Bitmesine az kaldı. Aslında biraz daha farklı birşey bekliyordum sanırım. Hem Kiraze'nin kitabın ortalarına kadar ortalarda olmamasını garipsedim hem de Türk bir yazarın Osmanlı'yı olumsuz göstermesi biraz değişik geldi. Sevilen padişahlarımızın hep iyi gösterilmesine alışmışım galiba.

- Bugün periyodik muayeneye gittim turp gibiymişim maaşallah :)

- Biraz önce bir stajyeri yanıma yolladılar, bilgi verebilir misin diye. Kızcağız önce burası neresi diye sordu? Yani hangi bölüm? Gülmemek için kendimi zor tuttum. Bana da gönderirken oradan bilgi almak istiyor demişlerdi. Neyse biraz anlattım. Bol bol da öğüt verdim. Yaşlandığımı hissettim :))

- Geçenlerde kız kıza buluştuk. Çok eğlendik. Hepsinin yanında zenci gibi kaldım :) Çınarcım yoktu ne yazık ki. Dönüşünü sabırsızlıkla bekliyorum. Umarım o da kararmıştır da aramızdaki fark çok fazla olmaz :))) (Çok yanmamak için elimden geleni yaptım ama hemen kararıyorum :))

- Çınar yok, apartman komşularının hepsi de tatilde... Bu boşluk beni yalnız hissettiriyor. Çocuk cıvıltılarını özledim :) Önümüzdeki hafta da iş yerinde sadece ben ve müdürüm olacak. Bu yalnızlığa da alışmalıyım. Neyse ki hepsi bitecek :)

- Wanted filminden bahsetmek istiyordum. Oldukça ilginç bir filmdi. Imdb'den 7.4 puan almış. Ben çok beğendim. Sadece bazı yerlerinin açıklanmaması merakımı doyurmadı. Aslında filmdeki ana konuyla alakası olmasa da "O makina ne alaka" gibi bir soru kafamı kurcalayıp durdu. Yani kurgu da olsa bir yere bağlanmalıydı sanki makinanın kaynağı :) (Merak etmeyin filmi açıklayan bir ipucu değil)Aksiyon dolu, sürükleyici film. Sinemada izlemenizi öneririm.

- Haftasonu kayınvalidemler gelecek. Sıkı yönetim başladı :)) Aman gözümden bir şey kaçmasın. Aman güzel yemekler yapayım vs. vs. Ama öncelere göre daha rahatım bu durumlara alışmaya başladım artık sanırım.

- Hiç spor yapamıyorum bu aralar. Yediklerime de dikkat etmiyorum :( Göbeği biraz eritmek lazım ama doktor da boy kilo oranın iyi deyince bir rahatlama oldu. Ama Totoro her akşam koşuyor ve az yemeye başladı, kararlı zayıflayacak :) Keşke ben de daha hırslı olsam.

Bu mola çok güzeldi ama hemen işime dönüp rakip analizi tablolarımı hazırlamalıyım. İş hayatı devam ediyor...

14 Temmuz 2008 Pazartesi

Tatil Gibisi Yok

İçim büyük bir yaşama sevinci ile dolu…

On beş günlük tatilin sağladığı motivasyonla iş yerinde mutlu bir gün geçiriyorum. Dönmek zor olsa da tatilin verdiği mutluluk hala içimde :)

Gelelim yaptıklarımızı anlatmaya:

Sanırım 1000 tane fotoğraf çektim. Eşim bazen bana sinir oldu :) Ama çok eğlenceliydi.

İlk gün Afyon’daki otelimizde konakladık. Başlangıç için çok güzeldi. Termal sularda yüzmek, türk hamamı keyfi, kese, köpük ve aroma terapi masajıyla bütün stres ve sıkıntılarımızdan arındık. Sabah kahvaltının ardından Antalya’ya doğru yola çıktık ve dört saat sonra otelimize ulaştık. Otelimiz yine çok güzeldi. Bu ikinci gidişimizdi ve ne kadar güzel bir otel olduğunu bir kez daha kanıtladı.

Açık havada sinema keyfi, havuzda ilk dalış denemeleri, aquapark’da kaydırak keyfi, enfes yemekler, akşamları canlı müzik keyfi, hamakta kitap, eşimle badminton müsabakalarımız, İspanyollarla birlikte kupa finali vs. Tatilimizin ilk altı günü otelde bu gibi aktivitelerle geçti. Tabi bu arada ben daha önce hiç gitmediğim için Düden ve Manavgat Şelalerini ziyaret ettik. Bir akşam otelin açıkhava sinemasında Indiana Jones ve Kristal Kafatası Krallığı’nı izledik, bir akşam da “Wanted”ı izlemek için Migros’a gittik.

Otel fotoğrafları


Yemek yemeyi çok seven ben :)



Şelale gezimiz


Oteldeki günlerimiz bittikten sonra yola koyulduk. Öncelikle Kemer’de eşimin akrabalarına uğradık. Daha sonra Tahtalı’ya gittik. 2365 m yükseklikte olan dağa teleferikle çıktık. Pek keyifliydi ve bazen korkutucu :) Tahtalıdan çıkıp Çıralı’ya ulaştık, Yanartaş’ı görmeden geçmek olmazdı ama bilseydim o kadar eziyet çekeceğimi görmem derdim. Öğlen sıcağında bir kilometre tırmandık ve yanartaşa ulaştık. En keyifli yanı dönüştü. Çok zor tırmandığınız yerden hoplaya zıplaya iniyorsunuz. Bir de biz çıkarken etrafta kimse yoktu çok korktum. Bir yerden yılan vs. çıkar diye :(

Çıralıyı da bitirdikten sonra Olympos’ta yemek yedik ve kendimizi serin sulara bıraktık. Artık Kaş’a gidebilirdik. Her yerimiz ağrıyordu, ama mutluyduk. Kaş’a ulaşıp kendimize bir pansiyon bulduk. Arka caddelerde olmasına rağmen manzarası harikaydı. Zaten Kaş’ta manzaraya hayran olmamak elde değil.

Yanartaş-Tahtalı-Olympos


Evet işte bundan sonraki iki günümüz turlarla geçti: Saklıkent safari turu ve Kekova tekne turu. İkiside çok eğlenceliydi.

Saklıkent turunda; kanyon yürüyüşü, çamur banyosu ve derede yıkanmak, Xanthos antik şehri, Patara ve Kaputaş plajları vardı. Kaputaş’ın manzarası harikaydı. Zaten bu güzellik bozulmasın diye başında jandarma bekliyor. Bu turun eğlenceli bir yanı da Saklıkent kanyonunda kendini suya bırakma aktivitesi. Kaynağın olduğu yerden kendinizi bırakıyorsunuz ve su sizi sürüklüyor. Rehberler karşıda sizi bekliyor ve hemen kenara alıyorlar. Baştan da sizi korkutuyorlar duramaz giderseniz Patara’dan çıkarsınız diyorlar. İlk başta korkmuştum ama bizim arabada olan ekip arkadaşlarımız Fransız bayan ve 10 ve 15 yaşlarındaki çocuklarının katıldığını görünce ben de katıldım. İyi ki de öyle yapmışım eğlenceliydi ve korkulacak bir şey yoktu. Aslında kaynak suyuna ayağımı sokunca dondum diye totoro’nun başının etini yemiştim o yüzden sen yapma istersen dedi bana işte o zaman daha çok yapmak istedim :) Bu sefer donmadım, ama totoro çok üşümüş ve dizini de taşlara sürtmüş :(

Kaputaş-Xanthos-Saklıkent


Kekova turu’nda ise Kekova-Batık Şehir’e gittik. Antik şehirleri görmek çok etkileyiciydi. Pırıl pırıl sularda yüzmek de öyle. Mavi mağara’ya girmek için kaptanımız çok uğraşsa da başaramadık. Olsun içeriye girmeden de görülüyor. Zaten ekip olarak girer de çıkamayız diye panik olup kaptanı vazgeçirdik. Akıntı fazlaydı çünkü. Beni en çok etkileyen yer ise turun son durağı olan Kaleköy’dü. Manzarası harikaydı. Roma döneminden ve daha öncesinden kalan mezarlar vs. Bir de ekip çok eğlenceliydi. Kaleye tırmandık ama bizimkilere yetmedi en uç noktaya tırmanalım dediler. Zorlu bir tırmanış oldu ama manzara harikaydı. Dönüşte’de rehberimizin önerisi üzerine el yapımı dondurma yedik. Gidenlere öneririm, yemeden dönmeyin. Benimki şeftaliliydi, sanki gerçek şeftali yiyordum kokusu ve tadı çok güzeldi. İnsanlar çok dost canlısıydı. Kaleköy’ü çok sevdim. Rahmi Koç’un bir evi varmış orada, çok sevdiği için yılda iki üç kez gelirmiş.

Kaş-Kekova-Kaleköy


Kaş gezimiz doğum günümde eşimin beni Mercan lokantasına götürmesiyle bitti. İlk defa kılıç balığı yedim, eşim de lagos. Bir de şefimizle resim çektirdik :)

Ertesi sabah Kaş’tan Eskişehir’e geçtik. Porsuk çayının etrafında gezindik. Çınar’cımın tavsiyesiyle “Acıktım”da yemek yedik. Gerçekten güzeldi Çınar’cım.

Ertesi gün ise ailemizin yaşadığı şehre gidip iki-üç gün kalıp evimize döndük. Ve ben hafta sonu neredeyse hiç evden çıkmadım. Biraz temizlik çoğunlukla da televizyon başında keyif yaptım. Çok eğlenceliydi.

İşte tatil hikayem. Umarım herkesin tatili kendisini mutlu eder. Tatil’in her türlüsü mutluluk verici diye düşünüyorum.

Tatil’e gidecek olanlara iyi tatiller diliyorum.

Yolculuk hikayem birazdan :)