Uzun süredir yazamıyorum. İş arkadaşımın tatilde olması nedeniyle işler bendeydi. Ama sonunda iş arkadaşım geldi ve düzenimiz eskiye döndü. Artık fırsat bulabiliyorum gizli kaçamaklarıma :) Neler oldu neler?
Haftasonu kayınvalidemler vardı. Bebek baskısı yaptılar biraz. Çok hoşuma gitmedi :)Yine de onlara da kızamıyorum, isterler tabi. Ama bir kere söyleseler yeter. Onlar on kere söylediler diye fikir değiştirecek değiliz ya. Neyse hareketli ve güzel bir hafta sonuydu.
Kendime takma tırnak aldım. Nasıl kullanılır hiç bilmiyorum. Uzun süre yapışık kalıyorsa da takmam zaten. Ama baktım tırnaklarım sürekli kırılıyor bir deneyeyim dedim. Daha önce kullananlarla konuşup karar vereceğim.
Hafta içi Çınar ve Badem bize yemeğe geldiler. Çok hoş bir akşamdı.
Masamız...
Çınar :)
Çınar ve Badem için, en çok da Totoro için Cheesecake yaptım. Herkes çok beğendi. Özellikle kayınvalidem. Bu “çizikek”i bana da öğret dedi. Dr.Oetker’den aldığım paketi ve püh noktası olarak labne peyniriyle, süzme yoğurt kullanmasını önerdim. Üzerine de çilek soslu jöle. Cheesecake severlere duyurulur. Ama bir gün bekleyince tadı daha güzel oluyor bence.
Sıdıka’cım beni sobelemiş yazmaya çalışacağım. Düşünme aşamasındayım.
Kahkül kestirdim. Sürpriz doğum günü resimlerinde fark etmişsinizdir belki. Birazcık değişiklik bile insana iyi gelebiliyor.
Kahkül ben :)
Facebook maceralarım devam ediyor. Üniversite’de çok yakın olduğum ama daha sonra aramıza bir sorun yaşanıp konuşmadığım arkadaşımla, ortak arkadaşlar vesilesiyle yeniden konuşmaya başladık. Ama elbette eskisi gibi yakınlık olmuyor. Güven bir kere gitti mi gelmiyor. Ama anıları hatırlayınca hep iyiler geliyor insanın aklına kötüler hatırlanmıyor. Kimseyle dardın kalmak istemem. O nedenle güzel oldu. Bir kez daha yaşasın facebook :)
Bu aralar çok alışveriş yaptım :( Çok eğlenceli, çoğunu da indirimden aldım ama artık dur demeliyim kendime.
Bir haftadır kitap da okuyamıyorum. Sürekli koşturmaca ve yorgunluk ama kararlıyım bu akşam başlıyorum Puslu Kıtalar Atlası’na.
Şimdilik bu kadar, sonraki yazım Sıdıka’nın sobesi olacak.
Görüşmek üzere.
4 Ağustos 2008 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
4 yorum:
Güzel yemekler ve hoş akşam için tekrar teşekkür ederiz Kahkül Hanım :)
Bebek baskısı mı dedin? Bana annemi hatırlattın! Kayınvalidem hiiiiiç bir şey demiyor bu konuda. Laf bile çarptırmıyor. Annem de sürekli biz de anane-dede olmak istiyoruz diye inceden inceye söyleniyor. Fikir değiştirmek şöyle dursun, çevrede bu tip söylemler oldukça uzaklaşıyorum sanki ben. Herkesin kendince uygun bir zamanı var bana göre. Böyle dışardan baskıyla olmuyor yani.
Neyse öpüyorum çok.
Ne demek, her zaman bekleriz. Bebek konusuna gelince ben de istiyorum tabi ama birazcık daha beklemek istiyorum. Dediğin gibi insanlar karışınca da uzaklaşıyorum yine :( Neyse bakalım hayırlısı :)
siz içerden baskı yaşayın da o zaman bakın bakalım nasıl oluyor.vücudunuz duygularınız "anne ol anne ol" desin ama mantığınız hesaplar kitaplar yapıp bu baskıyı durdursun:)
neyse hayırlısı olsun diyelim bebek meselesinde...
uzunbacak Taşucu'nu biliyorsun demek..biz kummahallesinde girmedik denize daha ileriye gidip Boğsak koyunu geçtik , sonra bir vadideki toprak yoldan ilerleyip yine bir koya vardık koyda eski bir taş binadan kalıntılar da vardı hatta ,orayı biliyor musun?
Hiç bilmiyorum orayı Sessiz Balık :( O kadar yıldır gidiyoruz ama duymamıştım. Neyse senden öğrenmiş oldum:) İncekum'u biliyorum bir tek. Bizim oradan farklı olarak bir tek orada girdim denize. Bir de tekne turlarında koylara gittik ama isimlerini hatırlamıyorum. Çok güzeldi. Keşke şimdi oralarda olabilsem... :)
Yorum Gönder