17 Nisan 2008 Perşembe

Muhteşem Dörtlü

Yeni bir oyunla tanıştık
Nintendo’nun son oyunlarından
İleri teknoloji bir ürün
Gururla sunuyoruz
“Wii”

Bizi “Wii” ile tanıştıran Çınar ve Badem’e teşekkürler.

Yakın arkadaşlarımız Çınar ve Badem bizi yemeğe çağırdılar dün akşam. Çınar’ın yaptığı nefis soslu tavuk, fırında ıspanak ve her zaman çok güzel yaptığı ona özel salatasını yedik. Sofra pek şıktı her zamanki gibi. Çınar’ın İstanbul’dan aldığı şık şamdanlar, annesine diktirdiği ve benim hep kıskandığım masa örtüsü sofranın güzelliğini pekiştiriyordu. Bu güzel sofrada az yemek olmazdı. Yedik yedik şiştik. Zaten bizim diğer lakabımız “şişkolar”. Çünkü Çınar ve Badem’e göre her zaman daha çok yeriz. Tabi yemekten sonra yediklerimizi eritmemiz gerekiyordu. Çınar ve Badem’in yeni aldıkları “Wii” yi denemek istiyorduk hemen. Önce aşkım Totoroyla Badem bir tenis maçı yaptılar. Oyun, sizin hareketlerinize göre ilerliyor. Kumanda raket işlevi görüyor ve sizin hareketinizle top gidiyor. Çok eğlenceli görünmesine rağmen iyi oynayamam diye gözüm kokmuştu ama bir başlayınca harika olduğunu ve o kadar da zor olmadığını fark ettim. Ben kolumu hareket ettirmek yerine bacak ve zıplama hareketleri de yaptığım için komik ve tehlikeli olduğumu düşündüm ama çok da eğlendim. Herkese öneririm tabi maliyetini göze alanlara :)

Bizim için ayrıca çok iyi oldu tenis maçı yapmak. Totoro’nun bana sürekli tenis oynayalım ısrarları üzerine bu oyunun hevesini almasında birazcıkta olsa etkili olması konusunda umutluyum. Elbette ben de tenis oynamak istiyorum ama pek beceremiyorum. Çabuk yoruluyorum. Ve daha çok iyi öğrenemediğimizi düşünüyorum. Neyse 1-2 ay içerisinde kurslar başlar. Geçen sene ilk kursumuzu almıştık. Bu sefer daha da ilerleyip Totoro’nun büyük isteği olan karşılıklı maç olayını gerçekleştiririz umarım. Zaten geçen yaz benim için tam bir kabustu. Tenis kursu, yelken kursu sonra bir de İngilizce kursu başladı ki onu hiç sormayın daha sonra anlatırım… Hepsi çok güzel tabi de :( hepsine birden yetişmeye çalışınca, iş yorgunluğu, ev temizliği, her zaman bakımlı olma çabası, yemek, çamaşır, bulaşık… ahhh ahhh hem çalışıp hem dişi kuş olmak… Hakkını yemeyeyim Totorom bana çok yardımcı ama işte yine de cinsiyetten kaybediyorum.

Tekrar akşamımıza dönelim, en çok eğlendiğim bölümden bahsetmeden geçemeyeceğim. En tatlı an, Totoro ve Badem’in boks maçı yaptıkları andı. Kendilerinden geçtiler. Eller sürekli hareket halinde, şekilden şekle girmeler falan çok komiklerdi, bizi çok güldürdüler. O kadar hızlı hareket etmeye çalışmaları, hoplamaları, zıplamaları çok komikti. Tabi Çınar da hemen bu komik anı ölümsüzleştirmek için çekti pozları birer birer. Profosyonel olacak ya. Kursa da başlamışlar. Ne güzel artık bol bol çekerler bizi. Ben de poz vermeye alıştırayım kendimi… :)

Akşamın diğer güzel yanı da Çınar’ın İstanbul’dan aldıklarına bakmak ve bana getirdiği şeylerin mutluluğuydu. İstanbul gezisinden bana porselen bir demlik getirmiş, çok beğendim. Teşekkür ederim Çınarcım. Bir arkadaşımın bebeği için hazırlayacağım hediye paketi için de çok güzel bir kapı süsü getirdi. O kocaman şeyi nasıl da taşımış İstanbul yollarında. O kadar büyük olduğunu bilsem istemezdim. Zor duruma sokmuşum seni :(

Bugünlük bu kadar yazabileceğim. Eğer vakit bulabilirsem son okuduğum kitap, bugünlerde izlediğim filmler ve yeni okumaya başladığım kitabımla ilgili hislerimden bahsedeceğim. Diğer yazılarımda biraz da bilgilendirme yaparım. Aşkım Totoro’dan ve kendimden biraz bahsetmem gerek tabi. Bir sonraki yazım tanıtım yazısı olacak söz.

Aaaa unutmuşum bu arada benim adım “Uzunbacak”. Çınarcım’ın bana taktığı lakap. İtiraf ediyorum gerçekten de uzun bacaklıyım. Ve “Uzunbacaklı Babam (My Daddy Long Legs)” en çok sevdiğim çizgi film :)

Uzunbacak ve Totoro’nun ilerleyen bölümlerinde görüşmek üzere.

4 yorum:

cinar dedi ki...

Hihoyt, ne güzel ya okuyabileceğim bir blog daha oldu yaşasın :)Ne güzel yazmışsın Uzunbacak'ım. Zevkle okudum vallahi, devamını bekliyorum en kısa zamanda. Artık ben sıkıştıracağım seni hehe :)

Güneşli Günler dedi ki...

Uzunbacak hoşgeldin, ben de Uzunbacak'ı çooook severdim küçükken.

KOZA dedi ki...

Hosgeldin Uzunbacak

Uzunbacak'in cizgi filmini ben de cok severdim . Lakin sonunda ne oluyordu onu hatirlayamiyorum.

Adsız dedi ki...

Tanıştığımıza memnun oldum ahimsa ve koza. Ben uzunbacak'ı bu yakınlarda yeniden izlediğim için sonunu söyleyebilirim :) Hiç göremediği Uzunbacaklı babası aslında hoşlandığı delikanlıydı ve sonunda onunla evleniyordu. Çok hoş bir çizgi film. Bu linke daha önce gittiniz mi bilmiyorum ama bence harika. Beni geçmişe götürmüştü. http://www.realfiesta.com/anime.htm