Günlerden Pazartesi, yeni bir hafta başlıyor. Haftasonu her zamanki gibi hızla geçti. Cuma günü arkadaşlarımız geldi ve birlikte pizza sipariş edip dizimizi izledik. Sonrasında “jenga” oynadık. Ben yıkmadım yuppiii… Bu arada söylemeyi unuttum, haftasonu ailemizi görmeye gidemedik. Eşim izin alamadı ne yazık ki:( Hatta 19 Mayıs’ta Kapadokya’ya da gidemeyeceğiz. Neyse bu can sıkıcı konuları hemen geçiyorum. Cumartesi eşimin canı biraz sıkkın olduğundan biraz buralardan uzaklaşmak istedi. Arkadaşlarımızla şehrin biraz uzağına pide yemeye gittik ve dönüşte de bu akşamki bovling turnuvası için alıştırma yaptık. Sanki bu akşam rezil olacağız gibi ama umarım olmaz :) Eşimin denetleme kurulu’nda yer aldığı dernek bir organizasyon yaptı ve şirketten 60 kişilik bir katılım olacak. Yarışmacı olarak katılan beş bayan var üçü bizim ekipte :) Gururumuzla savaşacağız. Cumartesi günü en iyi eşim oynadı ama o da ne yazık ki müdürlük durumundan başka takımda :) Bir strateji geliştireceğiz daha 2 saat var. Umutlar tükenmez. Bakarsınız bir mucize olur ve biz hep “strike” yaparız.
Bugün benim için mutluluk verici bir diğer olay da, doğum yapacak olan bir arkadaşımın yolladığım paketi çok beğendiğini ve mutlu olduğunu duymak oldu. Bebişi için giysi, patik, çorap, oyuncak, ninni cd’si, kapı süsü gibi şeyler yollamıştım. Çok beğenmiş. O paketi hazırlamak benim için de çok mutluluk vericiydi. Yakın arkadaşlarımdan birinin ilk defa bir bebeği olacak ne kadar güzel. Aslında bu hikayenin bir de acıklı yönü var. Aslında bebeğin annesi de şu an arkadaşım olmasına rağmen asıl babası ortaokuldan beri yakın arkadaşımdır. En sevdiklerimden. Öyle iyi, öyle temizdir ki. Üniversiteye gittikten sonra bile grup olarak birbirimizden kopmadık. Ara sıra birbirimizi arardık. Onlar zaten bir erkek grubuydu. Ben de içlerinden ikisiyle samimi bir kız :) Daha sonraları grubumuz büyüdü diğer arkadaşlarımız da eklendi. Ama üniversite yıllarında biz hep araşır birbirimizi bilgilendirirdik. Teko mesela eşiyle ilk tanıştığı zamanlarda hemen bana anlatmıştı. Nasıl da heyecanlıydı, sonradan resimlerini yollamıştı. Güzel di mi demişti. Tabi ki çok güzeldi. Canım ya.
İşte bu güzel insan, askere giderken kötü bir trafik kazası geçirdi. Erkek kardeşi, annesi ve Teko vefat ettiler. Şu an yazarken yeniden çok kötü oldum. “Allah rahmet eylesin.” Teko giderken eşi bir aylık hamileydi. Şimdi çok şeker bir kızları olacak. Bizim de ilk yeğenimiz. Umarım ömür boyu çok mutlu olur, sağlıkla yaşar. Keşke babasını da tanıyabilseydi. O şeker, herkesi güldüren, bir kere bile yüzünü asık göremeyeceğiniz babasını :(
Bir keresinde lisedeyken Teko bizlere tebeşir fırlatırken yanlışlıkla bir arıyı vurup öldürmüştü. Bizim için yılın konusuydu :) Bir keresinde de yine tebeşirle vurmuştu beni offf nasıl da canım yanmıştı. Ne güzel günlerdi lise günleri. Daha doğrusu arkadaşlıklar, bir arada olmak. En son düğünümde görmüştüm. Karşılıklı oynamıştık.
Bir de isim hikayesi vardır Teko’nun. Çok iyi niyetli olduğundan herkes bulaşır, takılırdı Teko’ya. Kendilerine gülecek malzeme çıkarmaya çalışırlardı. Teko’da hepsini normal karşılar onlar birlikte güler, kendisiyle ilgili espriler yapardı. Sevmeyen yoktur bu nedenle onu. Ne diyordum işte isim hikayesi: orta 1’deyiz müzik dersinde, hoca tempo tutturuyor bize. Düm tek tek, düm tek tek… Bizim Teko dalmış, herkes susmuş. Teko, tek tek, tek tek bağırıyor. İşte o gün bugündür “Tekomuzdur” o bizim. Hep "Tek Tek" diye çağırdık. Kim ismi koydu, nasıl oldu anlamadık ama kendisi de kabullenmişti durumu :))
Gönlümüzün Teko’su huzurla yat. Seni Seviyoruz.
5 Mayıs 2008 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
2 yorum:
Cok cok uzuldum o bebecige ve anneye.........
iyiki sizin gibi dostlari var
Ben aslında biraz uzağım, aynı şehirdeki arkadaşlar daha çok görüşüyorlar. Ama gerçekten de onların orada olması çok güzel. İyi ki bebek vardı diyoruz. Çünkü anne olmak daha güçlü kalmasını sağladı. Şimdi bebeği için heyecanlı ve mutlu. Hayatın garip bir dengesi var.
Lütfen herkes sağlığına dikkat etsin ve dikkatli araba kullansın.
Yorum Gönder